Hesabım
    Sihirbazlar Çetesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sihirbazlar Çetesi

    Final aşaması olmasa yılın en iyilerinden...

    Yazar: Orkan Şancı

    2006’da sihirbazlık konulu iki film çekilmişti. Christopher Nolan’dan harikulade “The Prestige” ve Neil Burger’den durgun ama etkileyici “The Illusionist”. Bu iki film belki sinemada “sihirbazlar” furyasını başlatmadı ama kaliteli yapımlar olarak hafızalara kazındı.

    Bu yıl da benzer bir durum var. Don Scardino’nun çektiği komedi soslu “The Incredible Burt Wonderstone” ile bu yazının konusu olan Louis Leterrier imzalı Sihirbazlar Çetesi/Now You See Me.

    Nolan’ın filmine adını da veren “prestij” meselesi, “Sihirbazlar Çetesi”nin en büyük açmazı. Sihirbazlık gösterilerinde hileyi seyirciye yutturduktan sonraki final aşamasına “prestij” dendiğini öğrenmiştik. “Sihirbazlar Çetesi”nde ise her şey gayet akıcı biçimde ilerlerken, hatta seyirci zokayı çoktan yutmuşken “prestij” bölümü başlıyor ve her şey alt üst oluyor.

    Bu, “Sihirbazlar Çetesi”ni kötü bir film yapmıyor. Sadece etkileyiciliğini azaltıyor. Filmin alacağı olumlu eleştirilerin tamamını yönetmen Leterrier’in hesabına yazabiliriz. Fransız yönetmen, filmini o kadar akıcı bir ritim duygusuyla çekmiş ki, farkına bile varmadan finale ilerliyoruz. Ama dedik ya, o sondaki “prestij” bölümü hem fazla zorlama, hem de seyircinin zekasını küçümseyen türden.

    Bu noktayı, yine filmden bir söz ile açmaya çalışalım: “seyircinin ne olup bittiğini asla tam olarak bilmemesi hoşuna gider”. Burada duralım. Çünkü filmin sonunda bu bizim hoşumuza gitmiyor. “Sihirbazlar Çetesi” yapısı gereği kendini “sürpriz final” meselesine mahkum hissediyor. Ama finalde bunu yapmaya çalışırken o ana kadar kurduğu güzelim iskeleti paramparça ediyor.

    Filmlerin kendi içinde tutarlı olanları sevilir. “Prestij” bölümü aksayınca film büyük yara alıyor. Ama dedik ya, bu bile filmi kötü yapamıyor.

    Mahşerin dört atlısı misali seçilmiş dört yetenekli sihirbaz, “Göz” dedikleri, sadece en iyilerin kabul edildiği kulübe üye olabilmek için kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyor.İki kurt oyuncudan Morgan Freeman onların sırlarını ifşa etmeye çalışan eski bir sihirbazı, Michael Caine ise gösterilerinin finansörünü oynuyor. Filmin temposunu elinde tutan isim ise çetenin peşindeki FBI ajanını oynayan Mark Ruffalo. Onun, sihirbazlar çetesinin peşinde oradan oraya savrulduğunu izledikçe sık sık gülümseyeceksiniz. “Inglorious Basterds”tan tanıdığımız Fransız aktris Melanie Laurent ise.. evet geldik filmin ikinci olmamışlığına. Aktrisin oynadığı Interpol ajanının zoraki duygusal denemeleri, filmin başarılı olamadığı diğer alan olan “romantizm” meselesini kaşıyor. Sanki ajanlar arası romantizm denemesinin bu filmde yeri yokmuş gibi.

    Sihirbazlar Çetesi, aldığı bu iki yaraya rağmen akıcı temposu, seyirciyi kolayca tavlayabilecek karakterleri, başarılı mizah zamanlamalarıyla gayet eğlenceli 115 dakika vaat ediyor. Prestij bölümüne kadarki haliyle şu ana kadar yılın en iyilerinden biri bile diyebiliriz.

    twitter: @orkansanci

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top