Hesabım
    Saksı Olmanın Faydaları
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Saksı Olmanın Faydaları

    Hissiyatlı bir “sorunlu-ergen” filmi

    Yazar: Atlantisten Gelen Adam

    Saksı Olmanın Faydaları,”The Perks Of Being Wallflower”, güler yüzlü bir bakış açısıyla, yaşamlarında travmalar bulunan ancak hayata tutunmaya kararlı, naif ve orta sınıftan gençlerin büyüme süreçlerini beyazperde’ye aktarıyor.

    Ortaokulda aşksız, hoş kokulu, kiraz dudaklı ve popüler bir kız arkadaş ve “cool” kankaların varlığı olmadan geçen seneler sonrasında bir ergen için daha kötü ne olabilir ki? Lisede de aynı şeylerin başına gelmesi olasılığı elbette. Biçare Charlie; liseye başladığı ilk günden itibaren üst sınıfların tacizleri ile karşı karşıya kalan, okulda devamlı “usta” öğrencilerin sistematik aşağılamalarına maruz kalan zeki ama “nerd” (ineksi diyelim), içine kapanık bir genç. Hayata aktif katılım göstermekte zorlanıyor. Okula kayıt olduğu gün en büyük kaygısı iyi bir arkadaş edinmekken onun en büyük utancı arkadaş olarak bula bula okulun İngilizce öğretmenini bulması. Okul koridorlarında ders kitaplarını tahrip eden “freak” üst sınıf öğrencileri, sadece iki sene üst sınıfta diye Charlie’yi hor gören “abla” öğrenciler; her şey kahramanımız için dev bir kabusken o kendisini şu şekilde rahatlatmakta: “Sadece 1384 günüm kaldı!"

    Tüm bunlara rağmen mutluluğunu da koruyabilen Charlie, “büyüyünce” yazar olmak ister ancak ne yazacağını dahi bilmemektedir.  Üstelik Amerikan orta sınıf ailelelere dair tüm klişeleri bünyesinde barındıran, Hristiyan değerlerine bağlı ebeveynlerini mahçup etmemek de bi yandan Charlie’nin üzerinde bir mahalle baskısı etkisi yapmaktadır. Sekanslar arasında katmanlı geçişlerle, Charlie’nin çocukluğuna dair geri dönüşler ve teyzesi ile kurduğu “çok özel” iletişime ilişkin ipuçları ana karakterin travmalarını film boyunca örtülü bir şekilde izleyiciye aksettirmeye çalışıyor fakat bu sahneler filmin başarısız bulduğum sekanslarını ve cılız kalmış dramatizasyon uygulamalarını içeriyor.

    Kahramanımızın, ablası Candace ile gerilimli bir ilişkisi vardır, sarkastik babası Charlie’ye yüzeysel yaklaşırken, kontrol delisi anne figürünün ise varlığıyla yokluğu çoğu zaman belli dahi değildir (yine filmin sorunlu yanlarından biri olarak ebeveyn-Charlie ilişkisinin yeterince dokunaklı ele alınamadığını söylemeliyim). Öte yandan tüm bu ahval ve şerait içinde muhteşem şeyler de yok değildir. Adeta bir rol model olabilecek muhteşem ikili; üvey kardeşler, Patrick ve Sam, Charlie’nin bulutlu ve gri renkli hayatına parlak yıldızlar gibi ışıklar saçacaktır. Harry Potter’ın efsanevi flörtü Emma Watson, filmde Sam olarak karşımıza çıkıyor ve elbette ki bu defa da Charlie’nin gönül tellerini titretmek için arz-ı endam eyliyor.

    Logan Lerman, içe-dönük ergen rolünde büyüleyici bir sahicilik ile Charlie karakterine hayatın içinde yaşayan gerçekçi bir figür elbisesi giydirirken Emma Watson da genç yaşına rağmen neredeyse bir usta oyuncu performansıyla Sam rolünde harikalar yaratıyor.

    Karşımızda dingin bir gençlik filmi var, türdeşleri gibi şamatacı değil, ana-akım lise filmlerinden hiç değil. Hiper-gerçekçi anlatımı ve doğal konusuyla “makaracı sinemaseverleri” sıkma riski var. Bununla birlikte ortalama gençlik filmlerindeki seksist bakış açısına zerre prim vermeyen, gey-dostu bir duruşu koruması filmin öne çıkan ve benzerlerinden ayrılan yanlarından diyebiliriz. Özellikle finalinde afişe olacak bir aile sırrı ile beklenmedik ve şok edici bir son sinemaseverleri şaşırtacaktır. Kurgudaki eksikli yanlarına rağmen, bir roman uyarlaması olan Saksı Olmanın Faydaları, yalın bir dille sinemaya aktarılan, iddiasız ama hissiyatlı bir “sorunlu ergen filmi” olarak haftanın sevimli ve duyarlı yapımlarından

    @atlantisliadam

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top