Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 - Beyazperde.com eleştirisi : Mükemmel bir devam filmi, muazzam bir eğlence...

2010 yılında vizyona girmiş olan Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, tahmin edilebilir bir hikaye yapısını alıp hem muazzam bir aile eğlenceliğine, hem de stüdyosu Dreamworks için kocaman bir gişe başarısına dönüştürmüştü. İlk filmin konu şablonunu daha önce bir çok kere görmüştük, özellikle aile tarzı animasyon filmlerinde: Konformist bir ailenin korkak olduğu kadar özgür düşünen bir çocuğu, olağanüstü bazı tesadüfler sonucu istemeden bir kahramana dönüşür ve hem halkını tehlikeden kurtarır, hem de ailesinin saygısını kazanır.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin bu şablonu alıp anında kendini sevdiren karakterler, nefes kesen uçuş sekansları ve yaratıcı ejderha dizaynları ekleyerek modern bir aile klasiği yaratmıştı. İlk film zaten kendi ayakları üstünde duran bir hikaye ve tatmin eden bir sona sahipti. Fakat bu gerçek tabii ki stüdyoyu daha çok para kazanmak amacıyla ilk filmi başarılı kılan neyse o özellikleri iyice abartıp, bir iki ekstra karakter ekleyip, ilk filmin kopyası bir devamı piyasaya sürmekten durdurmadı. Dreamworks’ü bu bakımdan suçlamak mümkün, özellikle Şrek ve Madagascar’ın devam filmlerini de akla getirirsek.

Diğer yandan Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2, hem yer yer akibetinin tahmin edilmesi zor olan ve türe göre bazı cesur ve karanlık seçimlerde bulunan yepyeni bir hikaye yaratıyor, hem de serinin mitolojisini genişletiyor. Bu ikinci bölüm zaten çok başarılı olan ilk filmden daha iyi olmakla kalmıyor, seriyi safi aile eğlenceliğinden çıkarıp daha geniş bir fantezi epiğine dönüştürüyor.

İlk filmin senaryo yazarları ve yönetmenlerinden biri olan Dean DeBlois bu sefer seriye tek yazar ve yönetmen olarak geri dönüyor. DeBlois, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin’i yaratırken orijinal Yıldız Savaşları üçlemesinden ilham aldığını itiraf ediyor. Hatta bir üçleme yaratmasına izin verilmezse filmleri yönetmeyeceğini söyleyen DeBlois, ikinci bölüme Empire Strikes Back’in kendi versiyonu olarak bakıyor.

İkinci filme bu bakımdan yaklaşırsak bu benzetme çok mantıklı aslında. Empire Strikes Back artık A New Hope olarak bilinen ilk Yıldız Savaşları filmini alıp hem içinde bulunduğu evrenin mitolojisini genişletmiş, hem de karakterlerine daha çok derinlik aşılamıştı. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 ise kahramanımız Hiccup ve sadık ejderhası Toothless’ı Viking kasabası Berk’ten çıkartıp ejderha avcıları, acımasız Viking orduları, kendi başına bir şehir büyüklüğünde, Frozen’daki Elsa’yı unutturacak derecede buz püskürtebilen alfa ejderhaları ile dolu bir dünyaya götürüyor.

Hikaye yapısı Empire’ı o kadar hatırlatıyor ki, Hiccup’un ailesi hakkında bir sürpriz bile var. Fakat buna rağmen DeBlois Empire’ı olduğu gibi klonlamıyor, hikayeye olan yaklaşımından esinlenip Ejderhanı Nasıl Eğitirsin dünyasını kendi vizyonu aracılığıyla genişletiyor.

Film, her hangi bir Harry Potter uyarlamasındaki en iyi Quidditch sahnesini unutturacak muazzam bir ejderha yarışı ile başlıyor. Bu noktadan sonra Hiccup’un Berk’in lideri olup olmamak hakkında karar vermesini izliyoruz. Fakat Hiccup belli bir karar veremeden dünyadaki bütün ejderhaları kontrolü altına almaya ant içmiş bir ejderha avcısının Berk’e yaklaştığını öğrenince ister istemez belli sorumlulukları kabul edip yavaş yavaş gerçek bir lidere dönüşmek zorunda kalıyor. Fakat bu zor seçimler arasında Hiccup, beklenmedik bir yabancıdan yardım alacaktır.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2, gerçek bir fantezi epiği yaratmak için yeterince karakter yapısına ve etkileyici aksiyon sekanslarına sahip olduğu gibi finalinde Yüzüklerin Efendisi stili kocaman bir savaş sahnesi bile barındırıyor, hem de bütün bunları sadece 102 dakikaya sığdırmayı başarıyor. Hatta savaş sekansları boyunca bazı çekimler Return of the King’in final muharebesindeki görüntüleri hatırlattı. Bir ejderhanın gökten inip savaşın ortasına süzülmesini gösteren uzun tek planın kendisi bile son Hobbit filmlerinden çok daha etkileyici kanımca.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2, neredeyse mükemmel bir devam filmi olmakla kalmıyor, her yaştan seyirci için muazzam bir eğlence sunuyor. Özellikle ilk bölümün hayranıysanız kaçırmayın.