Karakterler yeni, senaryo eski, sevgimiz baki...
Yazar: Melis ZararsızPopüler filmlerin amacını aşarcasına devamlarının çekilmesi ve yerli yersiz 3D'ler can sıkmışken, Buz Devri (Ice Age)'nin dördüncü devam filminde gözlüklerimizi takmış bekliyoruz. Fakat o da ne? Yanlış filme mi geldik? Simpsons karakterlerinin en küçüğü ve en sevimlisi Maggie'nin 4 buçuk dakikalık bir kısa filmiyle yapıyoruz açılışı. Espri çizgisiyle her zaman daha çok büyüklere hitap etmiş olan Simpsons komedisi, bu kısa filmde de yarı gizli ve çok zeki esprileriyle bizleri kırıp geçiriyor, gözlerden yaş getiriyor. (The Longest Daycare isimli bu kısa filmi David Silverman yönetmiş ve filmin tüm dünyada Buz Devri'nden önce izlenmesi planlanmış.)
Bu kahkaha dolu kısa filmin enerjisiyle Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor'a devam edecek olmak hiç fena değil doğrusu. Zira Buz Devri, her ne kadar daha çok çocuklara hitap eden bir çizgi film olsa da, kimi esprileriyle başından beri direkt olarak büyükleri de hedefleyen bir proje. Simpsons kadar iddialı, eleştirel ve mesafeli değil, çok daha sıcak, iyimser ve bizden bir hikayesi var ama mizah duygusu açısından çıtası her zaman yüksek oldu.
Film, sevimli kahramanımız Scrat'le açılıyor, efsanevi palamudunun peşinde gene şanssızlıklar ve sakarlıklarla dolu bir şekilde yoluna devam ederken, başına gelenlerin sonucunda artık kıtalar birbirinden ayrılmaya başlıyor. Artık ailesini kurmuş, hatta ergen bir kız çocuğuna sahip olmanın dertleriyle cebelleşmekte olan mamut Mammy (Ali Poyrazoğlu), kara parçalarının kırılıp birbirlerinden ayrılmaları sonucunda ailesini gözden kaybeder. Her zamanki gibi yanında en iyi dostları Sid (Yekta Kopan) ve Diego (Haluk Bilginer) vardır elbette... Ergen kız çocuğu Şeftali (Ecem Uzun) ise babasından ayrılmadan az önce onunla tartışmıştır, bunun için de pişmanlık hissetmektedir. Adeta tüm olanların sorumlusu o'dur ve suçluluk duymaktadır. Ama bir yandan aşıktır ve aşkı için dostunu bile görmezden gelecek kadar "ergen"dir. Diğer tarafta Manny ise ailesine yeniden kavuşabilmek için zorluklarla mücadele etmektedir.
Filme bu açıdan yaklaştığımızda aslında yeni hiçbir şey yok gibi, mesela senaryo açısından, "ailenin önemi" teması gene elden bırakılmış değil. Diğer yanda "dostluk" teması da her zamanki gibi hakim. Bu anlamda, çocukları hedef almış mesajlar ve o anki durum sert olsa da, onları korkutmayan, yumuşak geçişler konusuna her zamanki gibi özenilmiş. Fakat film elbette bu kadar değil. Herşeyden önce, neredeyse, 3 bölümdür alışageldiğimiz ve derinlikli çözümlemeler sayesinde yakından tanıdığımız karakterler kadar önemli ve derin yeni karakterler mevcut dördüncü bölümde. Bir tanesi Sid'in büyükannesi. Sid'in ailesi kısa bir süre için ortaya çıkar ve bunamış büyükanne Granny'i (Ayşe Tunaboylu) Sid'e bırakıp giderler. Amaçları ise biri bunak biri tembel bu iki işe yaramazdan kurtulmaktır. Halbuki bu macerada belki de işe en çok yarayan iki kahraman Sid ve büyükannesi olacaktır!
Bir yeni ve etkileyici karakter ise Kaptan Kart (Fatih Özacun)! Bozuk dişli, karizmatik ve kötü maymun Kart, buzdan yapılmış gemisiyle kendisini denizlerin korsan hakimi ilan etmiştir, üstelik gemisinde birbirinden renkli bir sürü karakter daha bulunmaktadır. Manny'nin arkadaşlarıyla birlikte ailesine kavuşma planlarına balta vuran Kaptan Kart ve tayfası, gene de iyiliğe yenilecektir şüphesiz. Üstelik bu karakterler farklı ve hoş yan hikayelere de yol açıyor yeni filmde. Örneğin korsanın tayfasında, daha sonra iyiliği ve doğru yolu bulacak olan bir karakter, Diego'nun kalbine girmeyi de başaracaktır: dişi, akıllı ve atak kaplan Shira (Ezgi Bakışkan).
Bu ve bunun gibi pek çok renkli karakterin yanısıra görsel anlamda gelişmeler de belli ediyor kendini filmde, her yeni Buz Devri'nde daha da iyi olan bir animasyon tekniği izliyoruz, Blue Sky bu anlamda kendini aşmaya devam ediyor diye düşünüyorum. Özellikle Scrat'in olduğu sahnelerde, bu sevimli yaratığın hem surat ifadeleri, hem eğilip bükülmeleri, uzayıp kısalmaları, çatlayıp patlamaları, ezilip büzülmeleri ve tüm bu manipülasyonlar 3D CG animasyon tekniğinin en iyi kullanımlarıyla meydana geliyor şüphesiz.
Son olarak bahsetmem gereken "yerel" bir durum da var. Altyazı dublaj çevirmenliği okuduğum için özellikle dikkat ettiğim bir konudur, Buz Devri'nin her bölümünde, dublaj çevirileri şahane olmuştur. İngilizce animasyon bir filmin Türkçe dublajı öyle zor iş ki, hem çevirmen, hem dublaj sanatçısı için. Dudakları uydurmak, şarkıları Türkçe'ye çevirmek, esprileri bizim kültürümüze uygun hale getirmek ve tüm bu güçlüklere rağmen güldürmeyi başarmak! Bu konuda gayet vasat ve günü kurtaran işler de görüyoruz ama Buz Devri, çeviri anlamında aştığımız bir nokta bence. Türkçe'de kullandığımız güncel esprileri filmin içine bu denli yedirebilmek (filmde "Oğlum bak git!" esprisi bile mevcut, hem de cuk diye oturmuş!) her babayiğidin harcı değil. Buradan hem çevirmenleri, hem de dublaj sanatçılarını teker teker kutluyorum!
Sonuç olarak Buz Devri 4'ün çok da büyük bir farkı yok diğerlerinden. Gene iddialı ve büyük sözler söylemiyor, küçük seyircileri üzmemek, korkutmamak için gereken özeni koruyor, hatta belki bu konuda biraz daha cesur olabilirler artık! Scrat bildiğimiz Scrat, Sid, bildiğimiz Sid. Ama işin ilginci, taa 2001'den beri hayatımızda olan Ice Age kahramanlarının samimiyetine o kadar inandık, onları o kadar çok sevdik ki, sanırım Ice Age 10 bile çekilse, "yeter artık, bu kadar da ticari iş yapılır mı" diye onları eleştiremeyip, salonlara koşacağız! İster çocuğunuzla, ister içinizdeki çocukla, gidin bu neşeli animasyona, kaçmaz!