Çılgın Aptal Aşk: Beyazperde.com eleştirisi

Çılgın, Aptal, Aşk! Ne kadar da yerinde bir film adı! Dünyada yedi milyara yakın insan yaşıyor... Düşleyelim şimdi: Tek tek sorsak aşkın tanımını? Bu kavramın tamamen yabancısı olanlardan başlayıp giderek tepelere tırmansak ve zirvelere, aşkı (seviyi) belki de en yüce anlamıyla gönüllere yerleştiren Yunus Emre'ye ya da Shakespeare'in komplike metinlerine ulaşmaya çok varken, günümüz dünyasında üst-orta sınıf Batılıların dünyasına bir baksak. Gerçekten de, aşkın çılgın ve aptal hallerine tanık olacağız. Hele bir de Hollywood'un yeni komedi arayışları içinde!

İnternet başında her tür görüntü içine sızıp cinselliğin ‘Gayya kuyusu'na düşmüşken ve kadın ve erkek vücutlarının tüm noktalarını keşfederken, ‘bir gençlik aşkıyla tüm bir hayatı geçirmek' fikrini kim takar? Ve kim inanır, tek bir kadın yani karısından başka hiç kimseyle seks yapmadan orta yaşa ulaştığını söyleyen birine? Fakat inanın. Cal, öyle biriydi işte. 15 yaşından bu yana Emily ile birlikteydi... Evlendiler, çocukları oldu. O kadar yakındılar ki, ‘uzaklaşmak kaçınılmazdı'. Bir gece 44 yaşındaki Emily, Cal'e onu aldattığını ve boşanmak istediğini söyledi. Devreye ikisinin de orta yaş bunalımları girdi. Süreç başladı. Aşk işte bu kadar tuhaf bir şeydi. Bir an; evet bir anda bitebiliyordu. Ama yanılıyorsunuz. Öyle değil...

Senaryo yazarı Dan Fogelman, ilginçtir, Arabalar (Cars), Bolt, Karmakarışık (Tangled) gibi Disney animasyonlarının yazarlarından... Bir krizin ortasındaki çiftin ve onların etrafında yer alan genç kuşaklardan karakterlerin bu bunalımdan etkilenirlerken aşka dair farklı deneyimler yaşamalarını belirli sınırlar içinde kalarak anlatmaya özen göstermiş. Sanmayın ki, oldukça edepsiz ve yere sağlam basan bir Judd Apatow filmindesiniz. Sürecin sonunda, ortalama mesajlarla, ‘biteviye aşk' galip.

Seyirci olarak kazancımız, bazı sahnelerde tavan yapan kahkahalarımız. Bu bir karşıtlar ve tesadüflerin yarattığı durumlarla yol alan sürprizli bir güldürü çünkü.

Bir kaza sonucu eşcinsel olduğunun farkına varan evli erkeğin, hapishanede tanıştığı genç adamla aşkını konu alan I Love You Phillip Morris'den sonra bu ikinci yönetmenliklerinde ‘durum komedisi'nin trafiğini neredeyse aksaksız yöneten Glenn Ficarra & John Requa ikilisi, ellerindeki kuvvetli oyuncu kadrosunu doğru zamanlamalarla kullanmışlar. Cal ve Emily'de mesela: Bay The Office Steve Carell'ın dramatik performansını, Julianne Moore'un karşısında ezdirmemişler. Ya da, Cal'in ‘gözünü açan' zıt karakter, nefes kesici genç çapkın adam Jacob ile onun asla inanmadığı aşkın vücut bulmuş hali Hannah'da, hızla yükselen Ryan Gosling ile Easy A'den bu yana ‘âşık olduğumuz' Emma Stone'un, izleyeni etki altına alan tarzlarını kıvılcımlı şekilde birleştirmişler.

Ve ‘older man' merakını aşk zannedip Cal'e tutulan 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica'da yepyeni bir yüz olan Analeigh Tipton... Jessica'dan sadece dört yaş küçük olup onun ‘ruh ikizi' olduğunu tüm okula ilan eden Cal'in oğlu Robbie'de Jonah Bobo: İkisi de, aşkın yeni yetme cephesinde, komediye ciddi katkılarda bulunuyorlar. Aynen, Marisa Tomei ve Kevin Bacon'ın küçük ve ‘lezzetli' katkıları gibi.

Kuşkusuz ne aşk formülleri, ne de ‘ideal aşk' diye bir şey var... Zaten aşk, çok mutlu olunsa da, sadece ve sadece ‘onu bir gün kaybetme korkusu' yüzünden huzursuz edici ve korku verici değil mi?

İşte ara sıra da olsa, ‘aptalca ve çılgınca' gelse de, duygusal gülümsemelere, kahkahalara ihtiyacımız var. Yazının başında ‘bir düşlesek' demiştik, her insana aşkı sorsak... Aşka en maraz ve uhrevi ruh halleriyle ulaşmaya çalışan erenlere ve sanatçılara doğru ilerlerken, kısaca soluklanıp hafiflemek isteyenler için bir durak Çılgın Aptal Aşk (Crazy, Stupid, Love)...

twitter : aliulviuyanik