Luc Besson'dan ortalama aksiyon...
Yazar: Oktay Ege KozakAvrupa aksiyon sinemasının kralı haline gelmiş Luc Besson, her sene ya prodüktörlüğünü yaptığı, ya da hem yazıp hem prodüktör olduğu neredeyse 4-5 adet Hollywood standartlarına göre orta bütçeli aksiyon çerezleri vizyona sokuyor. Bu çerezler bazen 96 Saat (Taken) gibi gayet başarılı, bazen ise bitmek bilmez Taxi serisi gibi katlanılması zor yapımlara yol açıyor. İsyan ise Luc Besson ekolünde bilindik orta karar aksiyon formülünü bir kez daha seyirciye sunuyor.
Besson'un görüntü yönetmenliğinden gelen yönetmen ekibi Stephen St. Leger ve James Mather ile beraber yazdığı senaryonun iki bariz ilhamı John Carpenter'ın New York'tan/LA'den Kaçış serisi ile ilk Zor Ölüm (Die Hard) filmi. Hatta filme Zor Ölüm Uzayda gibi bir isim de takılabilir.
Besson, yılların Liam Neeson'unu Taken ile sessiz ve odaklı bir aksiyon yıldızına dönüştürdükten sonra dramatik roller ile tanınan Guy Pearce'i ise tam tersi, Bruce Willis veya Kurt Russell tarzı bitkin, espritüel ve karizmatik maço aksiyon şablonuna oturtmaya çalışıyor. Yılan Plissken'in rahat karizması ve John McClaine'in ironik espri anlayışı Guy Pearce'ın Snow karakterinde birleşiyor. Filmin en başarılı yanı Pearce'in rolle eğlendiğini gösteren rahat performansı.
Filmin konu önerisi Carpenter'ın Bilmemnereden Kaçış serisine o kadar benziyor ki, Kurt Russel'a Yılan Plissken'in göz yamasını ve deri montunu verıp Snow'un yerine koysak senaryoda fazla değişiklik yapılmasına bile gerek kalmaz kanımca. Los Angeles'tan Kaçış (Escape from L.A.)'ta olduğu gibi başkanın kızı (Maggie Grace) bir kez daha rehin alınıyor, bu sefer yüzlerce vahşi katil ile dolu, girmesi kolay, çıkması zor bir uzay hapishanesinde. Tabi ki başkanın kızını kurtarabilecek tek adam, işlemediği bir suçtan hapise gitmek üzere olan Snow. Bu noktadan sonra film, bir bilgisayar oyunu gibi Snow'un hapiste kademe kademe kurtarma operasyonunu takip ediyor, arada bir sürüyle mahkümü darmadağın ederek tabii.
Yönetmenler Leger ve Mather, ilk uzun metraj projelerinde devrimsel bir başarı edinmeseler bile modern aksiyon türünün gereksinimlerini az çok yerine getiriyorlar. Filmin başındaki, gereğinden çok daha fazla blur efektleri ile bulamaç olmuş motorsiklet kovalamaca sahnesinin dışında gayet kontrollü bir eğlencelik yaratıyorlar.
Fakat filmin en büyük handikapı en azından Amerika'da 13 yaş sınırı ile vizyona sokulması. İlham aldığı filmlerinin hemen hepsinin 17 yaş sınırına sahip, gayet şiddetli ve kanlı örnekler olduğunu ele alırsak, bu bakımdan İsyan biraz geride kalıyor ve şiddet göstermemek için yaptığı bazı montaj seçimleri bayağı sırıtıyor. Filmin, akılda 17 yaş sınırı ile çekilip son anda 13 yaş ile yeniden elden geçirilmiş gibi bir havası var. Özellikle Snow'un gayet yaratıcı bir biçimde mahkumlardan birinin kafasını patlattığı sahnede türün kana susamış hayranları hayal kırıklığına uğrayacaktır.
İsyan (Lockout), baştan sona tek bir orijinal fikre bile sahip olmayan, daha başarılı klasik aksiyon filmlerinden parçalar yürütüp yan yana yapıştıran bir bilim-kurgu aksiyon. Fakat en azından son Underground filmine kıyasla kolay yoldan para koparmanın yanında en azından seyirciyi biraz olsun eğlendirmeye çabalıyor. Sinemada iki saatinizi harcayabileceğiniz gayet ortalama bir Luc Besson yapımı. "Harcamak" kelimesinin de altını çizmek isterim.
Twitter: egekozak
oktayegekozak@hotmail.com