Süper oyunculuk, müthiş kurgu, olağanüstü çekimler, harikulade bir film.
Başlıktan yola çıkarak, "oyunculuk performansları başta Joaquin Phoenix olmak üzere takdire şayan; zor ve sıkıcı bu hikayeyi uyarlama yöntemi de tartışılmayacak kadar iyi; çekimler ise büyüleyici görsel bir ziyafet adeta" dersem, filme yakışır bir özet çıkarmış olurum.
Dürüst olmak gerekirse yönetmenin adını daha önce hiç duymamıştım. Fakat bu filmi izledikten sonra Paul Thomas Anderson adını kolay kolay unutmayacağımı düşünüyorum. Filmden sonra yönetmeni merak ettiğim için diğer filmlerine de baktım.
Neyse, şimdi konumuz yönetmenin diğer filmleri değil, konumuz fazla eleştiriye açık olmayan, 2012'nin en önemli filmlerinden biri; "The Master". Bu filmin birçok küfür, argo kelimeler, cinsellik gibi unsurlar barındırdığını belirtiyor ve bu tip sekanslardan uzak durmak isteyenler bu filmden de uzak dursun diyerek uyarımı yapıyorum. Ama bu tarz arka planda kalan unsurları takmayan, filme odaklanan, film izlemek isteyenlerin de bu çok özellikli yapımı görmelerini öneriyorum.
Film, güzel bir sahilde çirkin bir adamı göstererek başlıyor. II. Dünya Savaşı'ndan sonra kendini bir adada bulan Freddie Quell (Joaquin Phoenix) ve geri kalan askerler savaş yüzünden cinselliğe aç, çabuk sinirlenen, sorunlu tipler haline gelmiş. Bir sonraki sahnede de böyle bir durumda iş bulmak zor olduğundan Freddie'nin en azından bir işim var diyerek fotoğrafçılıkla para kazandığını görüyoruz. Ama kontrolsüz öfkesi yüzünden burada fazla tutunamıyor, bir adamla kavga edince işinden oluyor. Zaten alkolik bir tip olan Freddie, ertesi gün iyicene içiyor ve kendini birden bir gemide buluveriyor. Gemide The Cause diye bir kuruluşun başkanı ve aynı zamanda geminin kaptanı olan Lancaster Dodd (Philip Seymour Hoffman) ile tanışıyor. Freddie artık bu kuruluşun bir üyesi olup ilerleyen zamanlarda Master'ın önüne bile geçecektir. Film hem arkadaşlık, hem aşk, hem din, hem inanç, hem de kişilik gibi bir sürü konuyu ele alıyor, bir sürü mesaj veriyor ve bir sürü duyguyu içinize işliyor.
The Master, ne kadar entel olursa olsun, ne kadar cinsellik ve argo kelimelere yer verirse versin, konunun işlenişi, verdiği mesajlar güzel olunca ve bunu bize muazzam bir şekilde sununca film bitince şaşırmamak ve filmi beğenmemek elde değil. Ayrıca Joaquin Phoenix , son zamanlarda izlediğim en iyi oyunculuk performanslarından birini sergiliyor. Kavgacı, alkolik, aşık ve sorunlu bir kişiyi ancak bu kadar iyi canlandırabilir insan. Yan rollerde olan Philip Seymour Hoffman ve Amy Adams da kanımca çok iyi iş çıkarmış. Özellikle Joaquin Phoenix ve Philip Seymour Hoffman'ın mükemmel uyumunu ve sanki baba-oğul gibi bir görüntü sergilediklerini de söylemeden geçersem olmaz.
Paul Thomas Anderson, zor, sıkıcı, entel bir konuyu sinema sanatının tüm avantajlarından yararlanarak bize harika bir şekilde sunuyor ve birçok sinemaseverin filmine hayran kalmasını sağlıyor. Filmi ne kadar övsem de beni hayran bıraktığını söyleyemem. Ama fazlasıyla beğenimi kazandığı da bir gerçek. 8,6/10