Kadın İsterse
Yazar: Murat Tolga ŞenKafanızda "Fransız filmleri" ile ilgili üç aşağı beş yukarı bir tarif vardır. Tuhaf eğilimleri olan, umursamaz, neşeli ama depresif karakterleri ortaya çıkarmak için iyice arkalara gizlenmiş bir hikaye, sakince ama keskin dönüşler yapan bir olay örgüsü, herkesin hoşlanmayacağı kadar hafif meşrep bir yaklaşım ve sonunda bir yaz esintisi gibi hatırlanacak sinemasal anlar. İşte bu kadar net bir tarifin çıkmasının en büyük sorumlularından biri olan usta sinemacı François Ozon'un yeni filmi Kadın İsterse, İstanbul ve Eskişehir film festivalinde gösterildikten hemen sonra vizyona girip kalan seyircisini arıyor.
Fransa'nın kuzeyindeki Sainte-Gudule kasabası, sene 1977... Suzanne fabrikasını ve ailesini demir yumrukla yöneten varlıklı sanayici Robert Pujol'ün itaatkâr ve evine bağlı karısıdır. İşçiler greve giderek Robert'ı rehin aldıklarında fabrikanın yönetimi ellerine kalır; becerisi ve iddiasıyla herkesi şaşırtır. Ancak kocası, serbest kalıp çıktığı deniz yolculuğundan dinlenmiş ve formunu kazanmış olarak döndüğünde işler karışır. (Filmin konusunu okurken aklınıza 1974 yapımı Uyanık Kardeşler gelebilir, normaldir.)
François Ozon, olgunluk dönemine ait bu filme tekrar hareketli komedilere dönüş yaptı diyebiliriz. Hazır retro zamanlar yeniden hatırlanır olmuşken, 1977 yılını, kadın ve erkeğin toplumsal konumunu ve gizli kapaklı ilişkilerini anlatan komedi, Fransız filmlerinin ana hatlarını sevmeniz koşuluyla, su gibi akıp gidiyor. Aslen bir tiyatro oyunundan uyarlandığı için bir miktar abartı barındıran film bunu komedinin içine sokmayı başardığı toplumsal ve cinsel eleştirilerle dengeliyor. Gazozun içine katılmış kinin ilacı gibi hem rahatlatıcı hem de tadavi edici özelliği olduğunu söylemek olası, hem Ozon'un tek bir şeyden bahsettiği nerede görülmüş ki!
Başrollerde Gerard Depardieu ve Catherine Deneuve gibi sağlam oyuncuları görmek filmi daha da iştah kabartıcı hale getiriyor. Bu oyuncular için "yaş 70, iş bitmiş" kabilinden bir düşünceye sahipseniz bunu da aklınızdan çıkarın çünkü kelimenin tam anlamıyla döktürüyorlar. Tempo bir an olsun durmuyor, fikirler sürekli değişiyor, cepheler başkalaşıyor ve kadın gücüne ait bir film çıkıyor ortaya. Aslında söylenecek fazla bir şey yok, çok keyif almanız, absürd olduğu kadar toplumsal komedinin içinde gülmeniz fazlaca olasılık dahilinde!
Fransız filmlerine karşı belirgin bir önyargınız yoksa, hatta varsa bile Kadın İsterse'yi görmelisiniz. Sizi hafifletecek, keyiflendirecek, pozitif hale geçirme özelliği olan bir film bu. Yönetmeninin ve usta oyuncularının yüzü suyu hürmetine gitseniz dahi beklediğinizden fazlasını alarak hoş bir film izlemiş olarak salondan çıkacaksınız. Yalnız, hevesinizi kursağınızda bırakmak istemesem de belirtmeliyim; film ilk haftasında sadece İstanbul ve Ankara'da gösteriliyor.
Yazının sonunda neredeyse emin olduğum bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Festival gösterimlerinde boş koltuk bulmanın zor olduğu bu filmin vizyon gösteriminin çok da kalabalık olacağını sanmıyorum. Sinemanın, sanat formundan sıyrılarak ticari bir lunapark eğlencesine evrildiği şu zamanlarda bu tür filmlerin işi zor. Fakat festivallerde ilginç bir sürek avı ile Kadın İsterse ve benzeri filmleri yakalayanların da işaretlediği üzere vizyona bulaşmayan "arthouse" sinemalarına ihtiyacımız var, hem de çok fazla... Enerjimizi Emek'i yıktırmamaktansa böyle sinemaların açılmasını sağlamaya harcamalıyız belki de...
Twitter: murattolga / murattolga@gmail.com