Ömrümüzden Bir Sene
Yazar: Ayşegül KesirliMike Leigh'nin sinemasını tarif etmek aslında oldukça güç. Yeni bir filme imza atmadan önce zahmetli ve uzun bir ön hazırlık dönemi geçiren, senaryonun çekim sürecinde kendiliğinden oluşmasını tercih eden ve karakterleri oyuncuların doğaçlama performanslarının şekillendirmesine izin veren bir sinemacı Mike Leigh. Gündelik hayatı tam da olduğu gibi kaydetmeyi arzu eden yönetmenin film dünyası her zaman dinamik, düşündürücü ve geçişken. Filmlerinde iyilik, kötülük, mutluluk ve mutsuzluk gibi gündelik hayatın içinden kavramları, seyredenlerin özdeşleşme süreçlerine müdahale ederek sorgulayan ve orta sınıf ahlak anlayışını yapı söküme uğratan Leigh'nin dünyası izleyenlere her zaman kendileriyle ilgili bir şeyler fısıldıyor.
Leigh, teoride sosyal bir kontratla birbirlerine bağlı olan tüm insanlar için pratikte hayatın nasıl değiştiğini, tüm kuralların, tüm kavramların ve tüm sınırların nasıl muğlaklaştığını en sade, en yumuşak ve en çarpıcı biçimde vurgulamayı her zaman başarıyor; bu haliyle en öfkelendiği anlarda bile sükunetini korumayı bilen ve tüm isyanını tane tane anlatarak iktidara direnen bir karaktere dönüşüyor.
Leigh'nin yeni filmi "Ömrümüzden Bir Sene" yönetmenin en başarılı çalışmalarından biri. Film, "Hemşire"den tanıdığımız Imelda Staunton tarafından canlandırılan Janet'ın uykusuzluk şikayetiyle geldiği bir sağlık merkezinde açılıyor. Herhangi bir fiziksel problemi olmayan ve psikolojik danışmanlık birimine aktarılan Janet, danışmanın türlü yönlendirmelerine rağmen sorunlarını dile getirmeye yanaşmıyor. Sadece birkaç uyku ilacı için reçete almak isteyen kadın, problemlerinin konuşarak çözülebileceğine inanmıyor; sadece susuyor ve çektiği acıları halının altına süpürmeyi tercih ediyor.
"Ömrümüzden Bir Sene," açılış sahnesinde izleyenleri Janet'ın dünyasına davet edecekmiş gibi bir izlenim yaratsa da bir anda kendimizi psikolojik danışman Gerri'nin hayatında buluyoruz. Gerri hafta içi sağlık merkezinde çalışan, hafta sonları ise aradan yıllar geçse de hala aşık olduğu kocası Tom ile şehir dışındaki bahçelerinde organik tarımla uğraşan üst orta sınıfa mensup mutlu bir karakter. Jeoloji mühendisi Tom, Gerri'ye olan sevgisini göstermekten çekinmeyen son derece evcimen ve şefkatli bir erkek. Hayatları huzur içinde geçen ikilinin rutinleri filmde zaman zaman oğulları Joe'nun ziyaretleri zaman zaman da evlerinde verdikleri yemek davetleri ile bölünmekte ve "Ömrümüzden Bir Sene" bu yemek davetleri aracılığıyla izleyenleri Gerri'nin iş arkadaşı Mary ile tanıştırmakta.
Mary her hareketinde ve her sözünde Mike Leigh'nin imzasını taşıyan son derece iyi tasarlanmış bir karakter. Lesley Manville'in varını yoğunu ortaya koyarak beyazperdeye taşıdığı Mary, mutsuz, yalnız, sosyal bir alkolik ve bu haliyle filmin açılış sahnesinde gördüğümüz Janet'tan pek de farkı yok. Sorunlarına çözüm aramak yerine onları göz ardı etmekten yana olan Mary'yi Janet'tan farklı kılansa Mary'nin kendine güvenen bir kadın portresi çizmek için abartılı bir çaba göstermesi. Sözleriyle mimikleri hiçbir zaman birbirini tutmayan Mary'nin etrafındaki insanları kandırabildiği de söylenemez. Kendini olduğu gibi kabullenmekte zorlanan, hep başka hayatlarda başka başka rollerde yaşamak isteyen, kendine benzeyen erkeklerden haz etmeyen Mary çelişkilerin ortasında sıkışıp, kalmış, kendine yabancılaşmış bir kadın. Görünen hayatıyla görünmeyen hayatı iç içe geçmiş iki ayrı düzleme yayılan Mary'nin zıtlıklardan beslenen karakteri "Ömrümüzden Bir Sene"nin senaryo formülünün de bir parçası.
Mike Leigh'nin filmi, karşıtlıklardan güç alan bir çalışma. Yönetmenin çoğu filminde olduğu gibi hayatlarına dahil olunan karakterlerin birbirlerini aynaladıkları "Ömrümüzden Bir Sene"nin çok katmanlı hikayesi gidişat boyunca dinamizmini koruyan hareketli bir yapıya sahip. Hiçbir karakter hakkında kesin yargılar ortaya atmayan filmin her katmanı hem kendi etrafında hem de diğer katmanların etrafında dönüyor sanki. Gidişata dahil olan her karakter ve her olay izleyenlerin kafalarında cevabı belirsiz soru işaretleri oluşturarak film dünyasının içinde ve dışında yepyeni pencereler açıyor, bambaşka düşüncelerin ve duyguların seyredenleri ele geçirmesine izin veriyor.
Lesley Manville "Ömrümüzden Bir Sene"de, Mary'nin sözleriyle çelişen beden dilini başarıyla kurguluyor. Mary'nin mutlu gözükmeye çalışırken gözlerinde beliren endişeyi ve hüznü insanın içini burkacak kadar sahici bir performansla izleyenlere aktaran Manville, tek kelimeyle filmin parlayan yıldızı. Tom ve Gerri rolünde izlediğimiz Jim Broadbent ve Ruth Sheen başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosunun filme olan katkıları da es geçilemez. Sonuç olarak, "Ömrümüzden Bir Sene," zaman zaman insanın yüzünü güldüren, zaman zaman canını acıtan, yer yer kararsızlığa sürükleyen ve nihayetinde herkesi dilsiz, cevapsız bırakan bir film; tıpkı hayatın kendisi gibi aslında.