11’e 10 Kala
Yazar: Ali ErcivanPelin Esmer'in ilk kurmaca filmi "11'e 10 Kala", daha önce "Koleksiyoncu" adlı kısa filmine de konu ettiği amcası üzerine. Mithat Esmer, devlet bursuyla ABD'de elektronik mühendisliği okumuş ama zaman içinde tüm hayatını koleksiyonculuğa vakfedip evliliğinden bile vazgeçmiş bir İstanbul beyefendisi. Fakat içinde yaşadığımız zamanlarda, onun belki saplantı derecesinde bağlı olduğu bu meşgalesine anlayışla yaklaşmıyor insanlar.
Rant peşindeki apartman sakinleri, onun elli küsür yıllık gazete arşivi yüzünden, zaten zayıf olduğunu iddia ettikleri binalarının depremde zarar görme riskinin arttığını söylüyorlar. Kulağa ne kadar saçma gelse de Mithat Bey'i evinden çıkartıp apartmanı bir müteahhite satmak için gerekçeleri bu. Öz yeğeni ise, koleksiyonu kendi sahaf dükkanına almak için ikna turlarında... Ve Mithat Bey'le aralarında pek çok paralellik kurulan kapıcı Ali, kendi hayatını kurtarmak için bu yaşlı adamın koleksiyonundan parçaları gizlice satmaktan çekinmiyor.
Gerçekçi bir tonda bu insanların öykülerini perdeye taşıyan "11'e 10 Kala", karakterleri hakkında yargılayıcı olmayan, onları objektif bir tavırla karşımıza çıkaran bir film. Mithat Bey'in alışkanlıklarında hastalıklı bir taraf olduğu kadar, Ali'nin bu koleksiyondan çıkar sağlayarak kendi hayatına yeni bir yön çizmesinin de pozitif bir yanı var. Sanki bu koleksiyon ilk kez somut, gerçek hayata dair bir işe yarıyormuş gibi... Ve Mithat Bey'in koleksiyonuna verdiği değeri Ali'nin anlamadığını da söyleyemeyiz.
Keyifli, küçük bir hikaye anlatan bu mütevazı filmin en temel zaafı, Nejat İşler'in bütün çabasına rağmen Anadolulu bir kapıcı rolü için inandırıcı bir tip olmaması. Kendi içinde başarılı bir oyunculuk sunsa da, İşler fiziğiyle ve konuşma biçimiyle bizi bu karakter olduğuna ikna edemiyor ister istemez. Ali'nin pijamaları üstüne oturmuyor. Hatta sanki zaman zaman karakterden çıkıp kendine dönüşüyor perdede.
Mithat Bey'in kendisini oynaması da kaçınılmaz bazı sorunlara gebe tabii. Mithat Bey, profesyonel bir aktör olmadığı için bazen repliklerini hatırlamakta zorlanıyor veya doğaçlama yapmakta pek başarılı olamayabiliyor. Film boyunca en çok "oynaması" gereken sahnelerden biri olan lokantacı kadınla sohbeti mesela, diyalogların da yapaylığı ve ağza iyi oturmaması sebebiyle çok sırıtıyor.
Bu noktada şunu söylemek gerekir ki, Pelin Esmer'in senaryodaki en akıllıca taktiği, filmin erken bir aşamasında Mithat Bey'i sürekli evde ve çoğunlukla tek başına kullanmanın yolunu üretmiş olması. Evinin boşaltılması tehdidiyle karşılaşınca koleksiyonunu kutulamak için tüm vaktini evde geçirmeye karar veren Mithat Bey, oyunculuk açısından daha rahat ediyor öncelikle. Ve onun işlerini halletmek için İstanbul'u gezmeye başlayan Ali oluyor diğer karakterlerle iletişime geçen. Bu sayede hem Mithat Bey'i zorlamamış oluyor yönetmen, hem de Ali'nin koleksiyondan beslenen yeni hayatı başlıyor. Ve filmin dramatik yapısı da o öyküde saklı zaten.
Başta Mithat Bey'in lokanta sahnesi olmak üzere film boyunca yer yer göze çarpan diyalog sorunları dışında, özellikle rüya sahnesinin de gereksiz ve hatta rahatsız edici olduğunu düşünüyorum. Bunda, filmin başka yerlerinde de karşımıza çıkan kulak tırmalayıcı ses efektlerinin de payı var. Ancak tüm bunların dışında keyifli, tadında bir mizah da yakalayan, nihayetinde çok güçlü olmasa da anlamlı bir film "11'e 10 Kala". Pelin Esmer'in kurmaca filmler yapmak yolundaki ilk adımı, birçok açıdan tatmin edici.