“İyi insanlar” da hata yapar…
Yazar: Duygu KocabaylıoğluHani hayatın sizi çok zorladığı anlar vardır, ne kadar çabalarsanız çabalayın, aynı sularda boşa kürek çektiğinizi fark edersiniz. Alın teriyle, dürüstlükle yaşamdaki ideallerinize ulaşmak imkânsız gibidir. Oysa tek istediğiniz sevdiklerinizle, sıcak yuvanızda huzurlu bir hayattır; ama yaşam bunu bile bazen çok görür. İşte bu Cuma gerilim-aksiyon kontenjanından vizyona giren Ölümcül Oyun, benzer çıkmazlar yaşayan bir çiftin öyküsünü beyazperdeye taşıyor.
Amerika’da çok okunan ama ülkemizde pek de tanınmayan Marcus Sakey’ın "Good People" adlı gerilim romanından uyarlanan öykü ilkin, silahların konuştuğu kısa bir mafya sahnesiyle açılıyor. Hemen akabinde de dişinden tırnağından artırarak yaşayan orta halli Wright ailesi karşımıza geliyor. Peyzaj mimari olan Tom ve öğretmen olan Anna geçmişteki yaşamlarını ve hayal kırıklıklarını geride bırakıp, Londra’ya yeni bir hayat kurmaya gelmiş bir çift. Bebek kaybı, iflas gibi yaşamın getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen birbirlerini halen çok sevdikleri de belli. Üstelik aileye üçüncü bir bireyi katmakta da halen ısrarlılar. Ama dürüst insanların makûs talih diyebileceğimiz bankaya kredi borcu, ipotek derdi gibi maddi problemler yakalarını bir türlü bırakmıyor.
Hal böyle olunca bu talihsiz çift ile seyircinin empati kurma düzeyi kolay yakalanıyor. Çünkü onlar ‘iyi insanlar’. Toplumsal tabakaların büyük kısmını temsil ediyorlar. Yeni bir hayatı dürüstçe kurmaktan başka dertleri olmayan bu çift, bu çatı hikâye sonrası ne yapsa seyircinin nezdinde affedilebilir bir potansiyele sahip. Ya da en azından yönetmen Henrik Ruben Genz, filmin gerisini bu şekilde düşünerek çekmiş.
Nitekim filmin kırılma noktası olan içi para dolu çantanın bulunması ve sonrasında gelişen, tahmin edilebilir olaylar silsilesi, Wright çiftinin de kararlarını bize her an sorgulatıyor. Parayı istiyorlar, çok ihtiyaçları var ama her an da vazgeçebilecek haldeler. Evin kredisi bir yana, 3 günde hayatlarından olacaklar ama batağa da bir kez bulaştılar… Nihayetinde başta ‘kötü adamlarla’ zerre kadar işi olmayacak Anna, filmin finaline doğru ‘Silahlar korkaklar içindir’ diyecek bir karakter dönüşümü geçiriyor mesela!
Daha önce bol ödüllü Şeytan Duymadan Önce ve Snowpiercer filmlerine imza atan senarist Kelly Masterson’ın uyarlama senaryosu maalesef bu karakter dönüşümlerini açıklamakta yer yer zayıf kalıyor. O noktada filmin iyi karakterleri bir yana, kötülerinin başarısı daha çok göze çarpıyor. Can Dostum ile gönülleri fetheden Omar Sy ve aksiyon filmlerinin derinden gelen karizmatik yardımcı erkek oyuncusu Sam Spruell, bu filmin yükselen isimleri oluyor.
Yine bol ödüllü ve deneyimli isimlerden biri olan Tom Wilkinson’ın dedektif Halden rolünde, karakterin geçmişten daha iyi beslenen bir performans çizmesini beklerdik. Buradaki yan hikaye başarılı ama üzerinde fazla durulmadan harcanmış gibi duruyor. Birkaç ‘flashback’ sahnesi ile bu öykü desteklenseydi filmin dramatik yapısı kuşkusuz bir-iki tık yukarı bile çıkabilirdi.
Uzun lafın kısası Ölümcül Oyun, Kate Hudson ve James Franco ikilisinin kimyasını ön plana çıkartarak, gerçek hayatta ne kadar mümkün bilinmez ama iyilerin de bu düzende yeni bir şansı hak ettiğinin altını çiziyor. Haftanın gerilim-aksiyon alternatifi olarak sinemalarda.