Hesabım
    Kara Düzen
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Kara Düzen

    “Levent Kırca Goodfellas çekmeye kalkarsa…”

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Johnny Depp’i, FBI tarafından Usame Bin Ladin’den sonra en çok aranan suçlu olan James “Whitey” Bulger’a çevirmek için yapılan makyajı gördüğüm anda aklımdan şunu geçirdim: Rahmetli Levent Kırca, Olacak O Kadar da bir Martin Scorsese parodisi yapmaya kalksa ortaya buna benzer bir şey çıkardı!

    Büyük suç filmi büyük kadro demektir diyerek yola çıkıldığı belli. Johnny Depp, Kevin Bacon, Benedict Cumberbatch, Joel Edgerton, Peter Sarsgaard gibi oyunculardan oluşan, her sinemacının ağzını akıtan bir kadro… Scott Cooper tarihe geçecek bir suç filmi çekmek, yeni Coppola ya da Scorsese olarak alkışlanmak hevesine kapılmış ancak ne oyuncular ne de senaryo filmi kurtarmaya yetmemiş. Festivallerde gösterildiği vakit delicesine övülen, kendisinden “Johnny Depp’e Oscar getirecek film” diye bahsedilen Kara Düzen ortalama bir suç filmi olmaktan öteye geçemiyor. Ve artık birileri Johnny Depp’e filmlerde oynamanın maskeli baloya katılmaktan farklı bir şey olduğunu anlatmalı!

    Kara Düzen (Black Mass) bir suç filmi, bu tür filmlerden de beklendiği üzere sürekli olarak testosteron salgılayan, sadakati ve ihaneti sorgulayan ve başkarakterine, tüm olumsuzluklarına rağmen, açıkça bir hayranlık besleyen bir yapım.  Bu notalar filmi bir yere kadar Coppola’nın Baba serisi ya da Martin Scorsese’nin gangster filmleriyle benzeştiriyor ancak Bay Bulger’ın pek öyle özdeşleşilecek bir tarafı yok. Karakterin, mahallesine ve komşularına sahip çıkmanın ötesine geçtiğimiz anda başkalarının hayatına zerre saygı duymayan çıkarcı bir pislik olduğu ortada ama neden bilmiyorum Scott Cooper ve Johnny Depp ısrarla bu karakterden bir Vito Corleone çıkarmaya çalışıyorlar. Tüm o abartılı plastik makyaj ve gülünç jestler-mimikler sadece buna hizmet ediyor ve başka bir sürü detay yüzünden Kara Düzen, gangster filmi meraklısı bir yeni yetmenin acemice ve taklitçi işine dönüşüyor.

    Black Mass sadece başrol oyuncusunun performansı üzerinden eleştirilebilecek bir yapım değil elbette… Oldukça özenli bir sanat yönetimine sahip… Açıkçası 3 bölümlük bir mini dizi olsa bayıla bayıla izlerdim ki filmin kurgusu sürekli olarak bir TV dizisi izlediğiniz hissine kapılmanıza yol açıyor. Bu kadar önemli bir suçlunun hayatını aktaran film, odağına aldığı karakter gibi soğuk bir seyirlik olmak için o kadar uğraşıyor ki bir süre sonra izlediğimiz şey, Bulger’ın “fatality”lerinden ibaret oluyor.

    Hâlbuki ortada Yeşilçam sinemacılarını bile kıskandıracak türden bir hikâye var. Bulger bir suç imparatoru olurken kardeşi eyalet senatörü oluyor. Biri kanuna karşı gelen diğeri kanun koyucu olan iki kardeş ve annelerinin masasında birlikte oturmaya devam ediyorlar. Aynı konunun işlendiği Cüneyt Arkın filmlerini hatırlayanlar olacaktır ancak Kara Düzen, buzdolabında unutulmuş bir hazır yemek adeta… İki kardeşin yol ayrımı oldukça önemsiz bir yer işgal ediyor filmde… “Whitey”, FBI ile işbirliği yapıyor ve kendi suç imparatorluğunu büyütürken karşısına çıkan herkesi harcıyor, Kadın erkek demeden sürekli öldürüyor, öldürtüyor vs. ancak yönetmen Scoot Cooper, Baba filmlerini unutulmaz yapan detayı atlıyor; karakterin motivasyonu! Bu kadar ölüm sadece bir suç imparatoru olmak için mi? James “Whitey” Bulger’in buz mavisi gözlerinin asıl baktığı şey ne? Onun babalığını-kocalığını gördüğümüz sahneler öylesine çekilmiş - eklenmiş dolgu sekanslardan ibaret.

    Kara Düzen’in en iyi tarafı yukarıda da yazdığım gibi 70’leri, 80’leri güçlü bir şekilde hissettirebilen sanat yönetimi ve kostümleri en kötü tarafı ise James Bulger makyajı yapayım derken Johnny Depp’i Atatürk’e çeviren makyajcısı! Beklentimizi oldukça yüksek tuttuğumuzdan olsa gerek, hayal kırıklığı yaratan bir film oldu ancak iflah olmaz suç filmi meraklıları, Kara Düzen’de yine de sevip bağırlarına basacak bir şeyler bulabilir.

    murattolga@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top