Türün hayranlarını tatmin edecek bir film...
Yazar: Oktay Ege KozakGenç sinemaseverler arasında yazar/yönetmen Rian Johnson'un çok seveni var. Şaşırmamak lazım çünkü Johnson, popüler kültürün baştacı olmuş bazı film türlerini türe sadık olarak aktarırken, klişelerini de altüst etmek için uğraşan nadir yönetmenlerden. Johnson'un bu taze ve cesur yaklaşımı tabii ki tür sinemasının sınırlarını zorlayan asi sinemacılardan haz alan sinemaseverlerin ilgisini çekiyor.
Fakat Johnson'un sınırsız yaratıcılığı her ne kadar ilgi çekici konseptler koysa da ortaya, kanımca iş bütün filmi biraraya getirmeye geldiğinde, türüne göre bile fazla karışık ve dolambaçlı olabiliyor, özellikle üçüncü perdede.
Johnson'un 1940'lı yılların film noir diyaloglarını günümüz lise ortamına aktardığı ilk filmi Asi Gençlik (Brick) , yaratıcı konseptinden gayet atmosferik bir film noir çıkarıyor, fakat sonlara doğru iyice karışan hikayesinin biraz altında kalıyordu. İkinci filmi Bloom Kardeşler (Brothers Bloom) ise eski usül soyguncu komedilerine gönderme yapmaya uğraşırken komedi ve ağır aile dramı arasında tatsız bir bulamaç yarattı.
Yeni ve kanımca şu ana kadarki en başarılı filmi Tetikçiler (Looper) ise, zaman yolculuğu paradokslarını inceleyen bir gerilim/bilim kurgu yaratıyor. Fakat, hikayenin formu açısından biraz karmaşık biçimde modern bir bilim-kurgu şaheseri potansiyeline ulaşabilecekken bunun biraz gerisinde kalıyor. Yine de türün hayranlarını tatmin edecek bir film olduğundan şüphem yok.
Johnson'un hatası, iki ayrı filme sığabilecek, bilim-kurgu türünün unutulmaz iki temasını bir filme sıkıştırmaya çalışmak. İlki fragmanlarda gördüğünüz, Looper adı verilen bir kiralık katilin (Joseph Gordon-Levitt) kendisinin gelecekten gelen yaşlı versiyonunu (Bruce Willis) öldürmek zorunda olduğu zaman yolculuğu paradoksu hikayesi. İkincisi ise stüdyonun reklam kampanyası sırasında akıllıca gizli tuttuğu telekinetik mutantlar.
Filmin zaman yolculuğu hikayesi kendi başına bir filmi ayakta tutmak için yetiyor da artıyor zaten. Hikayeye göre 2042 yılında 'Looper'lar, 2072 yılından mafya tarafından yasadışı olmuş zaman makineleri ile geçmişe yollanan kurbanları öldürmekten sorumlu. Gelecekteki mafya, geçmişte kendileri için öldürmüş Looper'lar ile bağlantı kurulmaması amacıyla aynı Looper'ın yaşlı versiyonunu geçmişe yollayarak kendisini öldürmeye zorlarlar. Looper'ın yaşlı versiyonunu neden kendisi öldürmek zorunda, neden bu görev başka Looper'lara verilmiyor bilmiyorum, mafyanın kendine özel sadistliğine saymak lazım sanırım.
Açıkçası filmin ilk iki perdesi neredeyse kusursuz bir bilim-kurgu atmosferi yaratıyor. Gelecekte çoğunluğun evsiz olduğu kirli görsel distopyasının üzerine Joseph Gordon-Levitt ve Bruce Willis arasındaki karmaşık ilişki, filmin yarattığı dış ve iç çelişkiyi ustaca dengeliyor. Özellikle aynı insanın değişik yaştaki versiyonuyla konuşmasının yaratabileceği gelecek hakkında konuştukları gergin kafe sahnesi, filmin en akılda kalır sekansı. Ayrıca başka bir Looper'ın gelecekteki versiyonunu kaçırması sonucu mafyanın aldığı sadistik intikam, filmin geri kalanı ile çok bağlantılı olmamasına rağmen muazzam bir kısa film yaratıyor.
Fakat üçüncü perdeye yaklaşırken burada fazla "spoiler" vermek istemediğim telekinetik mutant hikayesi, hem iki Looper'ımız arasındaki kişisel çatışmayı geride bırakıyor, hem de başka bir bilim-kurgu hikayesinden fırlamış izlenimi yaratıyor. Gelecekte süper telekinetik güçlere sahip bir adamın mitolojisi etrafında oluşan bu hikayenin kendi başına başka bir filme dönüşmesi daha akıllıca olabilirmiş kanımca. Ayrıca filmin durup dururken ilk Yokedici (The Terminator) filmini hatırlatması da işi iyice karmaşıklaştırıyor.
Bu şikayetler aslında ilk yarısı boyunca modern bir bilim-kurgu şaheseri olacağını umduğum Tetikçiler'in sonradan biraz olsun hayal kırıklığı yaratmasından kaynaklanıyor. Önümüzde hiçbir şekilde kötü veya başarısız olarak adlandırılabilecek bir film yok bence. Sadece Rian Johnson bir kez daha mükemmel bir denge yakalamışken biraz fazla uçuyor, o kadar.
Twitter: egekozakoktayegekozak@hotmail.com