Hesabım
    Milk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Milk

    Milk

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    "Herkes eşit yaratılmıştır. Ne yaparsan yap, bu sözleri silemezsin." Harvey Milk.

    Milk'i izlemeden yaklaşık bir ay önce Amerikan kongresine seçilen ilk açık eşcinsel Harvey Milk'in homofobik kongre üyesi Dan White tarafından suikaste kurban gittiği San Francisco Belediye Binası'nda eşimle beraber eşcinsel bir arkadaşımızın evlilik törenindeydik.

    Yaklaşan seçimlerde California'da eşcinsel evliliği yasadışı kılacak "Öneri 8"in yürürlüğe geçmesinden korkan onlarca, yüzlerce eşcinsel çift heteroseksüel çiftlere bir saniye bile düşünülmeden verilen, hatta neredeyse zorunlu kılınan evlilik hakları ellerinden alınmadan evlenmek için Belediye Binasını işgal etmişti resmen.

    O gün, yüzlerce çiftin cinsel tercihleri ne olursa olsun birbirlerine olan aşk ve sadakatlarını ilan etmesini izlerken günün sonunda aslında ne kadar eşit olduğumuzu hatırlatan bir gülümseme oluşmuştu yüzümde.

    Obama'nın başkanlığa seçildiği gün, San Francisco'lular için aynı oranda mutlu ve hüzünlü bir gündü. Bir yanda yenilik adına büyük bir ileri adım atılırken diğer yanda "Öneri 8"in yürürlüğe girmesiyle cahillik ve hoşgörüsüzlük bir kazanca daha imza atıyordu. Seçimlerden sonra bu konuda bir arkadaşıma şu hipotezi sundum: "Acaba Öneri 8'e evet oyu verenler Belediye Binası'nda benim gördüklerimi görselerdi, fikirleri değişir miydi?" Arkadaşım hiç düşünmeden şu cevabı verdi: "Değişmezdi. Asıl trajedi de bu işte."

    Bir kaç hafta sonra filmin geçtiği gerçek mekanlara çok yakın bir sinemada Milk'i izliyordum. 78 yılında eşcinsellerin işyerlerinde cinsel tercihlerini beyan etmelerini zorunlu kılan "Öneri 6"ya karşı konuşan Harvey Milk'in Amerikan Anayasasındaki sözleri referans olarak kullandığı yukarıda verdiğim alıntıyı dinlerken aklıma Belediye Binası'ndaki manzara geldi ve ne diyeyim, gözyaşlarımı tutamadım.

    Peki neden benim gibi heteroseksüel biri parçası olmadığı eşcinsel kitlenin eşitlik çabalarını anlatan bir filme bu kadar duygusal bir tepki gösterir? "Belki kendin hakkında bilmediğin bazı şeyler vardır" tarzında şakalar bir yana, bence sebep Milk'in eşcinsellik ve din arasındaki politik ve ahlaki çatışmanın ötesinde son yıllarda eşitlik hakları üzerine çekilmiş en güçlü filmlerden biri olmasında saklı.

    Haliyle filmin içerdiği meseleler hakkındaki politik görüşlerim ve bütün ihtişamıyla Amerika'nın en güzel şehrini göstermekteki başarısı sayesinde filme baştan sıcak bir yaklaşım ile baktığım kesin. Haliyle San Francisco'da yaşayıp Milk'i sevmemek Boston'da yaşayıp Köstebek'ten hoşlanmamak veya Chicago'da yaşayıp Kara Şövalye'ye sırt dönmek ile birebir.

    Fakat politik ve coğrafi bakımdan en objektif gözlerle Harvey Milk'in hikayesini bilmeyerek yaklaşıldığında Milk'i en basitinden teknik özellikleriyle elden geçirirsek yine elimizde yılın en başarılı draması duruyor.

    İlk olarak Dustin Lance Black'in yazdığı senaryonun yapısı ve anlatımda seçtiği bazı kararlar "Biyografi nasıl yazılır?" tarzı derslerde öğretilecek türden. Black'in hikayeyi Harvey Milk'in suikastinden kısa bir süre önce kaydettiği kasetten gerçek alıntılar etrafında kurgulaması, kolayca epizodik olabilecek hikayeyi tutkal misali bir arada tutuyor. Ayrıca senaryonun Milk'in çocukluğunu ve gençliği atlayarak 40 yaşında San Francisco'ya taşınmasıyla başlaması filmin temposu açısından doğru bir seçim.

    Gus Van Sant, seneler sonra ilk defa kaykaycı çocuklar hakkında beş dolarlık filmler çekmeyi bir kenara koyarak kariyerinin en başarılı yönetimini ortaya koyuyor. Harvey Milk hakkında bir film çekmeyi yönetmenlik kariyerinin başından beri kafaya koymuş olan Van Sant'ın eldeki konu hakkında ne kadar tutkulu olduğu ortada. Fakat Van Sant buna rağmen aşırı politik vaazcılığa kaçmadan işin sonunda ilginç karakterlerle dolu etkileyici bir hikaye yaratması gerektiğini biliyor.

    Sıra oyuncu kadrosuna geldiğinde ise söyleyecek bir söz bulamıyorum. Sean Penn, Harvey Milk rolünde resmen kayboluyor. Sean Penn'in performansıyla Milk'in gerçek görüntülerine yan yana bakarsanız kimin gerçek Harvey Milk olduğuna dair kafanızın karışması muhtemel. James Franco, Emile Hirsch, Diego Luna, hepsi beş yıldızlı A+ alıyor.

    Fakat ayrıca özel bir övgüyü hak eden bir yaratım varsa, o da Dan White performansıyla Josh Brolin'dir. W ve Milk ile yılın en unutulmaz iki performansına imza atan Brolin ile kolayca iki boyutlu bir kötülük ve nefret abidesine dönüştürebilecek bir karakterin sert kabuğu altında kendine güvensizlikten ve kimlik kargaşasından yakınan aciz bir kişiliğe şahit oluyoruz. Film hakkında tek bir eleştirim varsa o da Josh Brolin'i daha uzun göremiyor olmamızdır.

    Milk, Harvey Milk'in cinsel ve politik tercihleri hakkındaki kişisel görüşleriniz ne olursa olsun son yılların en güçlü ve başarılı dramalarından biri. Israrla tavsiye edilir.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top