İşte Özgür Dünya
Yazar: Ali ErcivanDüzenli aralıklarla film çekmeyi sürdüren Ken Loach'un Altın Palmiye kazandığı Özgürlük Rüzgarı'ndan (The Wind that Shakes the Barley) hemen sonra çektiği son filmi İşte Özgür Dünya(It's A Free World), insanların hiç de özgür olmadığı bir dünyayı anlatıyor.
Filmde, büyük bir işe alma firmasında çalışan Angie, kendisine sarkıntılık eden patronuna sert tepki gösterince, işinden oluyor. Bunun üzerine, arkadaşı Rose ile kendi küçük işçi bulma kurumunu açıyor ve yasal olarak İngiltere'de bulunan her milletten göçmene geçici işler ayarlıyor.
Hırslı bir kadın Angie ve kadınlığını kullanarak iş ayarlamaktan çekinmeyebiliyor. Ama yeri geldiğinde, zor durumdaki İranlı bir aileye kendi imkanlarını kullanarak yardımcı da oluyor. Neticede derdi oğluna bakabilmek, yaşamını idame ettirebilmek. Romantik bir idealist değil. Gerçekçi ve dişli bir iş kadını.
Ken Loach'un daimi senaristi Paul Levarty ile gerçekleştirdiği bu son filmi, yine gerçekçi bir işçi sınıfı hikayesi anlatıyor. Bu kez İngiltere'deki yasal ve yasadışı göçmenlerin dünyasına sokuyorlar bizi. Yine sömürünün başrolde olduğu bir dünya bu. Ve içinde yaşayan kimse gerçekten özgür değil.
İşte Özgür Dünya, sistemin Angie dahil herkesi kendi çıkmaz yollarına sürüklediği ve kısırdöngüden ibaret bir çarkın içine hapsettiği bir gerçekliği sunuyor bize. Bunu yaparken, Loach'un kimi en güçlü filmlerinde bile karşımıza çıkan didaktikliğin tuzaklarına da düşmemeyi başarıyor. Ken Loach'un buna benzer filmleri çok sık yaptığı muhakkak. Ama objektifliğini her an koruyan, öyküsüne müdahil olmayan, soğukkanlı sineması hala takdiri hak ediyor.
Tüm oyuncu kadrosunun ama özellikle de başroldeki Kierston Wareing'in son derece kanlı canlı bir performans verdiği film, büyük laflar etmeden bizi modern dünyanın bir gerçekliğiyle yüzleştiriyor. Son derece olgun ve ayakları yere basan bir film olarak da saygı uyandırıyor.
Bundan birkaç yıl önce, Ken Loach'un sürekli aynı filmi tekrar ve tekrar yapmaktan vazgeçmesi gerektiğini düşündüğüm bir dönemi hatırlıyorum doğrusu. Ama son iki filmiyle de beni bunun aksine ikna etmeyi başardığını; sinemacılığının hala her geçen filmiyle birlikte daha da rafine bir hal aldığını ve aslında herkes tarafından izlenmesi gereken, politik açıdan önemli yapımlara imza atmayı sürdürdüğünü söyleyebilirim. Bütün bunların ışığında, İşte Özgür Dünya'yı izlemenizi öneririm.