Hesabım
    Tıkanma
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Tıkanma

    Tıkanma

    Yazar: Murat Özer

    Chuck Palahniuk denince akla gelen ilk şey, David Fincher başyapıtı "Fight Club" (Dövüş Kulübü) olur doğallıkla. Yazardan uyarlanan bu usta işi filmdeki atmosfer yaratma ve özellikle de kurgu becerisi, belki de tüm zamanların en çarpıcı 'emperyalizm eleştirisi' formülünü de peşi sıra getirir. Palahniuk denen çağdaş romancının marifetleri bu kadarla da sınırlı değil tabii ki. Yazar, 10 kadar romanıyla çağdaş Amerikan edebiyatının yıldızlarından biri olmayı hak eden bir performansa sahip. Onun 'çok satanlar' listelerine giren ilk romanı olan 2001 tarihli "Tıkanma" (Choke) ise "Dövüş Kulübü" gibi çağdaş insana ve onun alışkanlıklarına yöneltir oklarını.

    1980'lerin sonundan bu yana beyazperdenin müdavimlerinden olan ve ikinci (hatta üçüncü) sınıf rollerde görmeye alıştığımız aktör Clark Gregg, ilk yönetmenlik denemesinde Palahniuk imzalı romanı temel almakla iyi mi etmiş, pek emin değiliz. Zira güçlü bir metni sinemanın kuralları içinde 'kompakt' bir hale getirmek gibi zorlu bir uğraş için doğru isim olduğu söylenemez. David Fincher'ın "Dövüş Kulübü"nü çekerken gösterdiği deha pırıltılarına Gregg'de rastlayamadığımızı söyleyelim öncelikle. Ardından da hikâye anlatma becerisinin sınırlı olduğunu gözlemlediğimizi...

    Temelde bir anne-oğul hikâyesi anlatıyor gibi görünse de, insan doğasının 'hastalıklı' yüzünü deşifre etme niyetinde bir film "Tıkanma". Seks bağımlısı bir adamın, annesinin hastane masraflarını karşılamak için 'ilginç' bir yönteme başvurmasını ve bunun sonuçlarıyla yüzleşmesini izliyoruz burada. Seksin de başrollerden birini üstlendiği filmde aşka da bir pencere açmayı ihmal etmiyor senarist-yönetmen Gregg. İnsanoğlunun 'kötü huylu' bir organizma olduğunun altını çizerken, 'iyi olma' çabasının afakîliğine de vurgu yapıyor. Daha doğrusu Palahniuk imzalı metnin izini takip edip belli oranda da olsa tetikleyebiliyor filmin ritmini.

    "Tıkanma"ya adını veren eylem, filmin de atardamarı aslında. Baş karakterin bir sahtekârlık yöntemi olarak benimsediği 'yemek yerken boğulma numarası', onun kötülük tohumlarının yeşerdiği bir arena gibi. İnsanların 'iyi olma' (daha çok kahramanlaşma) içgüdülerini sömüren bu durum, karakterin annesinden devraldığı kimi alışkanlıkların ışığında kendine yol buluyor. Bu da onun 'iki arada bir derede kalmışlık'ının nedenlerine götürüyor bizleri.

    Oyunculuklarda problemsiz bir yapısı var "Tıkanma"nın. Sam Rockwell'in her zamanki 'serbest vezin' performansını keyifle izlerken, anne karakterinde Anjelica Huston da ona ayak uydurmakta zorlanmıyor, hatta bazı sahnelerde iki adım önüne geçiyor. Kadronun İskoç transferi Kelly Macdonald, 'kilit' bir karakteri canlandırmasına karşın etkisiz görünüyor. Öte yandan baş karakterin kendisi gibi seks bağımlısı (mastürbasyona takmış durumda) arkadaşını canlandıran Brad William Henke, en az ana karakterler kadar dikkat çekici bir kompozisyon çalışması içine giriyor filmde.

    İnsanoğlunun defoları üzerinde gezinen Palahniuk metnini sıkılmadan izlenen ama derinlik konusunda sorunları olan bir filme dönüştüren Clark Gregg, kendisine de bir rol biçtiği yapımla vasat bir yönetmenlik başlangıcına imza atıyor sonuç olarak. Hissettirdiği şeyler açısından 'önemli' gibi duran, ama sinemasal lezzet durakları açısından pek de tatmin edici bir noktaya ulaşamayan film, Amerikan bağımsız sinemasının 'sıradan' örnekleri arasındaki yerini alıyor. Chuck Palahniuk imzalı "Invisible Monsters", "Haunted", "Survivor", "Rant", "Diary", "Lullaby" gibi romanların beyazperde haklarının satın alındığını, çekilme sıralarını beklediklerini de son bir not olarak ekleyelim...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top