Hesabım
    Dövüşçü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Dövüşçü

    Dövüşçü

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Rocky serisinin türün şablonu olarak bilindiği, hırslı ve temiz yürekli bir atletin fakir mahalleden süperstarlığa çıkışını anlatan "underdog" spor filmi türü, artık seyirciye tanıdık geliyordur. Sonuçta her yıl Rocky formülünü adımı adımına takip eden en az bir kaç film vizyona giriyor.

    Dövüşçü, bu türü olabildiğince takip etmesine rağmen, güçlü yönetimi ve oyunculuklarından güç alarak, diğer başarılı filmlere yaslanmak yerine kendi ayakları üzerinde durmayı başaran nadir filmlerden biri.

    Boston'un fakir mahallelerinden birinde yaşayan, zamanında Sugar Ray Leonard ile dövüşmüş ama şimdi uyuşturucu bağımlısı olan abisi Dickey (Christian Bale), kontrolcü annesi Alice (Melissa Leo), ve birbirinden şirret kız kardeşlerine rağmen ortasiklet dünya şampiyonu olmaya ant içmiş Mickey Ward'un (Mark Wahlberg) zorluklarla dolu yükselişi etrafında oluşuyor hikaye.

    Dövüşçü'nün en büyük kozu, kesinlikle mükemmel oyuncu seçimi ve güçlü performanslarında saklı. Açılışta fazla gösterişçi bir "Oscar'a yem atma" etkisi veren Christian Bale, filmin geri kalanı boyunca alışılagelmiş trajik uyuşturucu bağımlısı kalıplarından çıkarak, filmin en doğal ve içten performansını yaratıyor Dicky rolü ile.

    Geçen sene Frozen River'daki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına aday olan Melissa Leo, gerçek hayatta Bale ve Wahlberg'den sadece bir kaç yıl yaşlı olmasına rağmen, aynen Dicky ile olduğu gibi ilk bakışta karikatür bir karakter izlenimi veriyor fakat toplamda yılın en özenle elden geçirilmiş karakterlerinden birini yaratıyor.

    Sıra Mickey'nin zehirimsi ailesinden olabildiğince uzaklaşmasını kendine görev edinen güç ve şefkat dolu kız arkadaşı Charlene rolündeki Amy Adams'a gelmişken soruyorum: artık kendisine bir Oscar verilmesinin zamanı gelmedi mi? Farkındayım dünyanın en güzel kadınlarından biri olan Adams'a olan aşkım, kendisine tek taraflı yaklaşmama yol açıyor ama söyleyin bana, bu performans ile Adams bir tek yanlış nota bile çalıyor mu?

    Bu projeyi kendi bebeği gibi büyüten, yapımından baştan sona sorumlu olan Mark Wahlberg, dışarıdan bakıldığında bir kez daha orta başarıda, kendine pek dikkat çekmeyen bir ruhsuzluk sergiliyor olabilir. Fakat bu çılgın aile içinde en "normal" karakteri canlandıran Wahlberg'e zaten baştan çok da gösterişli bir rol verilmemiş. Mickey rolünün gücü de buradan kaynaklanıyor zaten. Gayet kontrollü bir oyunculuk göstererek Wahlberg, diğer güçlü performanslara bir nevi mıknatıs görevi görüyor ve filmi bir arada tutuyor.

    Bu senenin Oscar'larında üç oyunculuk dalında aday olan Dövüşçü'nün başta Christian Bale olmak üzere en az iki altın heykelciği eve götürmesi dileğim.

    En son on yıl önce Üç Kral ile başarılı olan (I Heart Huckabees de fena değildi, varoluşçu okuyucu sinirlenmesin) David O. Russell'ın dramatik sahnelerde hafif bir belgesel havasına sahip olan kamerası ve dövüş sahnelerinde gerçek hayatta HBO'da gösterilen kavgaları aynı açılardan göstermesi gayet gerçekçi bir hava yaratıyor.

    Russell biliyor ki Scorsese/DeNiro boks şaheseri Kızgın Boğa'nın aksine, bu sefer hikayenin ana çelişkisi içten değil, karakterin dışından geliyor. Gayet azimli ve yetişkin bir görünüm sergileyen Mickey'nin tek büyük zayıflığı darmadağın olan ailesine olan bağımlılığı. Russell, bu yaklaşım ile oyuncuları arasında gayet güçlü bir dinamizm yaratıyor.

    Dövüşçü, Kızgın Boğa kadar ihtişamlı, Rocky kadar eğlendirici değil belki, ama hem Mickey Rourke'lu Şampiyon'dan beri en başarılı spor filmini yaratıyor, hem de 2010 yılının en iyi filmlerinden biri olarak yerini hak ediyor.

    http://oktayegekozak.blogspot.com/

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top