9
Yazar: Murat Tolga ŞenYüzüklerin Efendisi / Kralın Dönüşü’nün animatörlerinden Shane Acker’in 2005 yılında çektiği ve Oscar adaylığı ile epey ses getirmiş olan kısa animasyon '9'un uzun metrajlı bir sinema filmine dönüştürülme projesinden ilk haberdar olduğumda, hem post-apokaliptik janrı, hem de animasyonu seven biri olarak epey heyecanlanmıştım. Yapımcı koltuğunda Tim Burton ve Gece/Gündüz Nöbeti filmleri ile ünlenen Timur Bekmambetov gibi 'arıza' sinemacıların oturması da beklentilerimin katlanarak artmasına sebep oldu.
Bu aralar yazdığımız her filmde olduğu üzere, 9’un gelişi de epey gecikti. Bu gecikmelerin, internet paylaşım ağlarının böylesine güçlü olduğu bir zamanda, filmlerin gişesi açısından olumsuz etkiler yaratacağı malum... Eylül 2009’da Fransa’da gösterime giren ve aylar öncesinde paylaşım ağlarına düşen bir film için 'neden bilet satmıyor?' diye sorulmayacağını ve özellikle bu yıl iyice bozulan 'vizyon' sorununa bir çare bulunacağını umarım.
9, fragmanları dönmeye başladığı andan itibaren seyircisine farklı bir öykü, farklı bir teknik sunmak niyetinde olduğunu ilan etmiş bir film... Teknik üstünlüklerine kimsenin ses çıkaracağını sanmıyorum, gerçekten de şimdiye kadar 3-D bir animasyonda yaratılmış en karanlık sete ve distopya fikrine sahip olan film bu anlamda sözünü tutuyor, hatta öyle anlar var ki seyrettiğinizin bir animasyon olduğunu dahi unutuyorsunuz ama iş hikayeye gelince, 9, eline geçen tüm fırsatları bir kenara itip, habire klişelere takılarak, ağdalı ve o kadar da önemli olmayan bir finale doğru ilerliyor. En büyük problem, hikayenin devamlılığının bir türlü tutturulamamış olması... Ciddi bir odaklanma sorununa sahip olan filmin öyküsünün kafa karışıklığı ve ilk yarıdaki tüm büyük sorularının önemsizce cevaplanması can sıkıyor. Yine de, özellikle 'kıyamet sonrası' seti sebebiyle şimdiye kadar izlediğimiz animasyonlardan daha farklı bir yerde duruyor.
'Bizden sonraki dünya...' fikrinin iç acıtsa da epey orijinal olduğunu ve distopyaya güç kattığını mutlaka belirtmek isterim. Ayrıca 9 ve diğerlerinin öyküsü, karakterleri sevmemiz ve kayıplara üzülmemizi sağlayacak güce sahip, sadece işleyiş de problem var.
Bu arada memlekette tüm animasyonların çocuk filmi gibi algılanması sebebiyle belirtmek gerek; 9, çocuklar için yapılmış bir film değil... Kıyamet sonrası bir alacakaranlık öyküsü olarak çok fazla kayıp ve fazlaca şiddet barındırıyor. Dikkat edilmesinde fayda var. 9, aynı hafta vizyona giren Astro Boy ile birlikte, Pixar ya da Dreamworks elinden çıkmamış animasyonların da gişe şansı olduğunu gösteriyor ki, her iki yapımın teknik anlamda bir Pixar işinden geri kalır hali yok... Pixar üretimlerinin sadece teknikten ibaret olmadığını ve majörün aynı zamanda ruha dokunan hikayeler üretebildiğini anladıkları vakit, animasyon işi bambaşka bir lezzete kavuşacaktır. 9 da aslında tam olarak bunu deniyor ama başardığı da söylenemez. Bu haliyle 9 çok önemli bir olmasa da, sıkılmadan izlenebilecek, hem keyifli, hem acıklı, kiminin hemen unutacağı, kiminin de baştacı edebileceği türden bir film...